31 Mayıs 2009 Pazar

TERSİNE YAŞAMAK

Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir...
Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel, hatta mükemmel olurdu.
Nasıl mı?



Cami'de uyanıyorsunuz.
Bir tahta sandık içerisinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette tabuttan doğruluyorsunuz, yaşlı, olgun, ve ağırbaşlı olarak.
Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazır.
Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.

Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz.
Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...
Altmışlı yaslara kadar garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz.

Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.
Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz..
ve genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak ise başlıyorsunuz.
Herkes karsınızda el pençe divan...
Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor.
Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz.
Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade.....
aman ne güzel günler başlıyor... derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor.

Bu arada babanız ortaya çıkmış, 'fazla çalıştın' diyor 'artık eve dön, işi bırak, okumaya basla, harçlığın benden olsun...
' Keyfe bakar mısınız?
Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor.
Ekmek elden, su gölden bir dönem başlıyor.
Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor.

Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma derdi de yok artık....
Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, 'evde otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna' diyorlar.
Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.

Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor.
Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır.

Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz.
Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda yaşıyorsunuz.
Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.

Veeeeee....

En güzeli deeee......

Günün birinde müthiş keyifli bir geceyle hayatiniz bitiyor...



Can YÜCEL

Size de bir filmi hatırlattı mı? Can Baba çoktan yazıp, bir kenara koymuş meğer...

3 yorum:

  1. Evet o filmi izledim gerçektende etkilenmiştim...sevgiler sağol arkadaşım tekrar hatırlattın için:)

    YanıtlaSil
  2. tatlım beni hatırladın mı *yoksa unuttun mu hayat senin açından nasıl geçiyor , neler yapıyorsun, beni sorarsan hayatımımızda daminicik adı elif dünya tatlısı bir torunum var.sekiz aylık ellerinden öper.hoşçakal dostçakal,bino.öpücükler degerli arkadaşım.

    YanıtlaSil
  3. Hatırladım elbette, daha doğrusu unutmadım ki.Dünya tatlısı Elif'ide Allah size bağışlasın:)

    YanıtlaSil

Yorumlarınız için teşekkür ederim :)